Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) uzaklaşmak | ||
He turned away from them in embarrassment. Utanç içinde onlardan uzaklaştı. More Sentences |
||||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) yüzünü çevirmek | ||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) başka tarafa bakmak | ||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birine/bir şeye) arkasını dönmek | ||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) bırakmak/terk etmek | ||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) vazgeçmek/çark etmek | ||
Phrasals | turn away from (someone or something) v. | (birine/bir şeye) yüz çevirmek |